Bir sorgulama
Bir tarafa bakıyorsun, çoktan yeni sulara doğru yelken açılmış. Diğer tarafa bakıyorsun, o bir zamanlar beraber olunan limanda öylece batmak isteyen bir gemi. Ne o, adalet yok diye mi bağıracaksın? İster bağır, ister bağırma. Çok da umurumuzda değil. Temiz havanın olduğu bir yere kaçsak? Yapmamız gereken tek şeyin ciğerlerimizi bayram ettirmemiz gerektiğini düşünsek? Ama yok, sen duramazsın. Senin ciğerlerine çok dolamaz o temiz hava. Çünkü fazla sürmeden bir sigara yaktıracaktır hüzünlerin. Yak, durma, tepin! ''Nereye kadar?'' diye bir çığlık. Sonra tekrar, tekrar, tekrar... ''Nereye kadar ulan?'' Bir daha, bir daha, bir daha... Ben geceleri uğultular duyuyorum, bilemezsin. Kabuslarımı bir bilsen. Üstüme üstüme gelen bunca varlığı, boğazımda büyüyen lokmaları, içine fotoğrafımız girdiği için yakmak istediğim ama hâlâ dokunamadığım çantamı... ''Bilemezsin, bilemezsin, bilemezsin...'' diye bir çığlık bu sefer. Hem de içime doğru bir çığl...