Kayıtlar

Kasım, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sanrılı Lağım Kokusu

Gök delinmiş, gözlükler kırılmış, bardaklar fırlatılmış, seccadeler kullanılmıyor, çiçekler çöpte. ''Nedir bu böyle? Kimsenin mi elinden bir şey gelmiyor?'' gibi sorular sorulurken o ortaya çıktı. Gökten mi indi, bir ana mı doğurdu, leylekler mi getirip buralara bıraktı, bilemem. Ay yüzlüydü, bembeyaz bir teni vardı, mis gibi kokuyordu, ses tonu, elleri... Her şeyin başlangıcı gibiydi. Buraların korkutucu kötülüklerinden bir tek ona sığınılırdı. Öylesine güven verici, öylesine alımlı... Zaman geçti. Lağım kokusu önceden şehrin sokaklarını ara ara sarardı, şimdi önüne geçilemez oldu. Öyle bir kokuydu ki kim varsa ağızlarına kadar girmişti artık.  Bir kurtarıcı bekleniyor gibiydi. Elini yukarı kaldırdığında güneşi bile hareket ettirebilecek güçte bir kurtarıcı. Bu kurtarıcının o olduğu düşünülüyordu. Düşünülüyordu da ne oluyordu? Bir sanrıydı bütün bunlar, her şey geçip gidecekti.  Bir doğaüstü varlık gibiydi o. Zaman zaman kendini gösterip kaybolan. Zaman zaman güzel duy...

Sanıyoruz öyleyse varız

Şehir soğumayı unuttu, şehirler de unutmuş olabilir. Bu yüzden heyecanların peşinde koşmak isteyenlerin türediğini görmemek imkansız. Denize hasret kalanların mevzusunu ise hiç ama hiç sormayınız. Bu ara dünyada "insan" olanların gündemi aynı: Ölüm, katliam, acı ve gözyaşı. Bunlarla dalga geçenlerin hırpalanacağı yer burası değil. Bir rastlantı meydana gelip olaylar geliştiğinde, mavi gök sorunsuz şekilde hayatına devam ederken, iki yaratılmışın elleri birleşir umuduyla çizilen yapay yollar görünüyor. Kahve falı değil bu, gerçekleşmesi mümkün olan bir şey. Evet, şey. Birtakım güzelliklere şahit olmanın huzuru, yaşamın göremediğimiz anlamlarını gün yüzüne çıkarmalı artık. Nietzsche şöyle diyor: Yaşamak için bir nedeni olan insan her türlü "nasıl"a katlanabilir. Patlamaya yakın bir yanardağ gibiyken nahif bir eli tutmak, ütopya olmasa gerek. Şehir yahut şehirler soğumayı unutsa da zaten her gün derin dondurucu gibi yüzlere maruz kalarak soğukluğu tadıyoruz. Hatta dire...