Mesafe(ler)
Mesafelerin içimizden geçip uzay boşluğunda yayıldığı günlerden biri daha. Üstelik şehir yağmurdan geçilmiyor, üstelik soğuklar başladı, üstelik nokta nokta nokta.
Şimdi şikayet etsem, kendimi nankörlük yapıyormuş gibi hissederim. O yüzden şikayete gerek yok. Kimi zaman bir kitabın sayfasını açar öyle geçerim günlerin içinden. Kimi zaman da günler bizim içimizden.
Ne diyordu İsmet Özel?
''Günler gelip de geçti sanmayın, günler delip de geçti.''
Sonra şehirle biraz daha bakıştık. Camilerle, kaldırımlarla, meydandaki simitçilerle, uçan balon satanlarla, güvercinlerle...
Bu bakışmalar hiç bitmese keşke ama bitecek.
Mesafeleri katil olarak görüyorum ben. Elimizden her şeyimizi alabilecek kadar acımasız ve katiller. Diri diri derimizi yüzüp ırmağa salarlar insanı. Bazı hikâyelerde yananın kim olacağı belli olmaz. Geri dönüşü de olmaz ortadaki sonucun. Zira hayatta ofsayt bayrağı yok!
Fazla uzun bir yazıya şimdilik gerek yok.
Mevlâna İdris'in ''Masal'' şiirindeki dileğiyle bitiriyorum:
''Allah'ın gülleri yakamızı bırakmasın!''
Yorumlar
Yorum Gönder