Hissikablelvuku
Çok fazla söz verilip çok fazla sözün tutulmadığı, hata gibi görünmeyen ama koskoca bir hata olan, ilaç sanılıp zehir çıkan ve daha birçok tersliği buralarda görürüz.
Neticesinde bunlara da imtihan gözüyle bakmalı, evhamdan kaçmalı, vesveselerden arınmalı...
Öyle zamanlar geçiyor ki insan geriye baktığında inanamıyor. Yine de iyi ki zaman geçiyor. İyi ki günler eriyor. Acı varsa, bu acı zamana dağılıyor. Daha az akla geliyor. Daha az rahatsız ediyor. İyi ki de böyle oluyor!
Takılıp kalmanın verdiği ağır hasarı bazı insanlarda net şekilde gördüm. Bu insanlara tavsiye vermeye kalkmanın saçmalığı ise bu yazının konusu değil.
Mesela şu sıralar hamsi yeniyor. Erişebilene afiyet olsun...
Yazının başlığına gelecek olursak...
Hissikablelvuku, ''bir şeyi olmadan önce sezme'' anlamına geliyor. Aslında üzen bir şey bu. Bir ayrılığı mesela... Önceden sezmek... Ne demek...
Ayrılık dediysem, bunu aşk bahsindeki ayrılık olarak anlamayın. Ölüme bakan bir sevdiğimizin de öleceğini anlayabiliriz. Kötü bir hastalıkla savaşıyordur, günden güne eriyordur...
Aşk bahsindeki ayrılıktaki önceden sezmek ise bu yazının konusu değil.
Mesela şu sıralar hamsi yeniyor. Erişebilene afiyet olsun...
Engin Nurşani'den ''Aldım Elime Kalemi'' çalıyor... Kumsalda oturulmuş, hafif bir rüzgâr var. Yüzümüzdeki hüzün tozlarını havaya karıştıran bir rüzgâr.
''Sen orada yaşar iken
El ilen mi gezeceğim...''
Her şey böyle başlıyor demek. Hazırlıksız yakalanmak, işte şimdi oldu düşüncesinin yanılgı olduğu...
''Geçen yıllar mâzisini
Unutalım acısını
Kahpe felek yazısını
Ellerimle bozacağım...''
Uçan kuştan haber bekleniyor. Dervişlik yolu göründü.
''Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
İllallâh hû...
Ben Mevlâ'ya âşık oldum
Anın içün inilerim...''
Yorumlar
Yorum Gönder