Aslında Kaybolmamış Bir İç Ses

''Çok gürültü vardı, ben de sağır oldum.''

Bu lafı eden adamın kayıp olduğunu az önce ana haberlerde söylediler. Böyle bir laf eden adam varsa, onun kırık da bir kalbi vardır diye düşündüm. Aslında kayıp falan değildir bu adam. Muhtemelen bunu kendi istedi. Gizem yaratmaktan değil, millet işi gücü bırakıp da beni arasın diye de değil, öyle istediği için. Gürültünün kime, ne yararı olabilir?

O günden sonra bu adamı her gün düşünmeye başladım. Sanki herkesten kaçıp kafamın içine yerleşmişti. Zamanla birbirimize alıştık. Onunla yaşamanın hiç de fena olmayacağına karar verdim. İçimdeki seslerin bu zamana kadar hiç faydasını görmemiştim ama bu başkaydı. Bana unuttuğum şeyleri hatırlatıyordu. Birine olan borcumu mesela, evden çıkarken anahtarı almayı unutmamam gerektiğini...

Şair,

''sen o baygın sevgilerin adamı değilsin
sana yaşamak düşer çarkların gövdesinde
bin demir kapıyla hesaplaşmaktan omzun çürümelidir
bin çeşit güneşle ovulmalıdır gaddar ellerin''

demiş.

''Mazot'' şiiriymiş bu İsmet Özel'in. Bana bu şiiri kafamın içindeki, herkesin kayıp bildiği adam fısıldadı. Bu şiir, bu hayata olan bakış açımı değiştirmişti. Evet, bin demir kapıyla hesaplaşmaktan çürüyen omuzlarım vardı benim. Evet, baygın sevgilerin falan da adamı değildim.

Ben âşık oldum, deyiverdim bir gün. O da bunu duydu. Kafamın içinde müthiş bir gürültü. Elim su bardağına uzanmıyor, yorgun. Hâlsiz, karaktersiz, acınası, resmî bir akşamüstü. Güneş, kalbimin durumunu yansıtıyor, yaralı. Bir değil, birkaç ses duyuluyor. Yakın mı yoksa uzak mı belirsiz. Kapı tıklamaları, merdivenlere ayaklarını vura vura inen çocuklar. Cırlayan bir merdiven boşluğu...

Sen de git, deyiverdi bir gün. Nereye gideceğimi sordum. Ben gibi yap, dedi. Art arda aynı şeyi söyledi. Kayboldum, ciddi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu yıl da bitti, yenisini getirin!

Virgül mü nokta mı?

Kardan beklentiler