Isırgan ile taharet olmaz

''Kötü malzeme kullanılarak iyi bir iş çıkarılamaz, kötü kişiden de iyilik beklenemez.''

Kulağa küpe olması gereken bir atasözümüz!

Düştüğümüz yollarda, istikametimizde çokça ısırgan olacaktır. Olmazsa olmaz, yolumuzun bereketi gider.

Peki, bu ısırganla taharet olur mu?
Gözümüzün önüne geliyordur sonucu. Hiç de hoş değil.
Israrla ısırganla taharete kalkmak, doğamız gereği olarak da değerlendirilemez. Değerlendirilemezse, neden ısrar ediyoruz?

Neden içimizi dışımıza çıkaranlarda, dipsiz kuyularda merdivensiz bırakanlarda, yaramızı sarmayıp daha da deşmeye çalışanlarda, görmezden gelenlerde ısrar ediyoruz?

Bize bahşedilmiş bir yaşamda uzaktan ya da yakından sırtımıza atılmış okları görüyoruz, acısını çekiyoruz, derdine düşüyoruz ama bunu engelleyemiyorsak, biz helak olacakların başında sayılmaz mıyız?

Yoksa hayatın anlamı mı buradan çıkıyor? Bunları yaşamaktan zevk almak mı insan olduğumuzun farkına vardırıyor bizi?

Soru çok...

Eylül gelmişken
Eylül gelmişken...

Deniz kenarındayız dostlarla. Hafif rüzgâr. Biraz eskiden, biraz içinde bulunduğumuz zamandan, biraz da neyin/nelerin gelebileceğinden konuşuyoruz. Dalga sesleri, etrafta gülüşmeler, son demler...

Şu ândan zevk almaya çalışan yalancılar gibi hissediyoruz. Kafamız buradaymış gibi takılıyoruz birkaç saat. Sıkıntılı mevzulara girmiyor kimse. Ciddiyet yok, ortamı geren yok. Tahammül seviyemiz yüksek. Yalancıyız birkaç saatliğine. Arada böyle olmak iyidir. Bırakalım da herkes içinde halletsin halletmek istediklerini.

Soykırım son gaz devam
''Zulmedenlere meyletmeyin, sonra size ateş dokunur. Allah'tan başka sizin hiçbir yardımcınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz.''
[Hûd-113]

Bir kafede oturuyoruz. Şehir dışından arkadaş gelmiş. Arkada bir ''hanımefendi'' sitem ediyor.

''Gazze bizim niye umurumuzda, bir tane Arap öldü diye Instagram mı kapanır...''

Üstelik biraz sesli söylüyor bunları. Sanki görevdeymiş gibi. İnsanların sinir uçlarıyla oynama görevi. Bu aralar oldukça sahiplenen var bu görevi. Ne desem bilemiyorum. Vicdan hiç uğramıyor böylelerine ve inanarak, bağıra bağıra söylediği şeyler de doğru değil. Bunca tezvîrât nereden çıkıyor, bilenler biliyor. Kısacası, ''hanımefendi'' zulmedenlere meyletmiş bile. Yazık değil de nedir?

İşte böyle, ısırgan çok ama olsun. Isırganlar da gününü görecektir elbet!
Biz ısırganla taharet olmayacağını bilelim de.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu yıl da bitti, yenisini getirin!

Virgül mü nokta mı?

Kardan beklentiler