Kış günü bir cenazeye şahit olmak

Ağaçlar yapraklarıyla çoktan vedalaşır ve insanların içinde havadan dolayı kasvet oluşmaya başlar. Hâl böyleyken bir cenazeye katılmanın oluşturduğu ağırlık peyda olur. Mezar kazılmıştır, üstüne bir de geceden yağmur yağmıştır, ortalık çamurdur. Defin gerçekleşir, eli kürek tutan ya da tutmayan kim varsa gider ayakkabılarını temizlemeye başlar. Nereden bakarsan bak, bu tam da hayatın bir başka görünümüdür. Hâlâ ayakkabısının temizliğinin derdine düşmek, ''Biz yaşıyoruz ya, biz daha ölmedik ya...'' demektir. Gidenin bir şeyden haberi yok, görünene göre kalanın da...

''Biz ahirete iman etmeyenlerin işlerini kendilerine süslü göstermişizdir. Bu yüzden onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmiştir.''
[Neml-4]

Ne olursa olsun, neye şahit olursak olalım hayatta oluşumuz çok nadir, değişimlere yol açıyor. İlla bizim de ölmemiz gerekmeden tam değişim olamıyor. Bir deniz kenarında dolaşmak yaşama dair umudumuzu tazeleyiveriyor. Tam o ân ölümü hatırlamamız gerekirken, hatırlayamıyoruz. Çünkü hâlâ nefes alıp verebilmenin cazibesi bizi büyülüyor...

Kurbağa ile akrep hikâyesi vardı. Akrep, kurbağadan kendisini sudan doğru karşıya geçirmesini istiyor. Kurbağa bu isteğe tedirgin yaklaşarak akrebin kendisini sokma ihtimalini sorguluyor. Akrep de onu sokarsa kendisinin de öleceğinden bahsederek kurbağayı kafalıyor. Kurbağa, akrebin isteğini onaylıyor. Akrep, tam karşıya geçerken kurbağayı sokuyor ve ikisinin de battığı esnada kurbağa hani sokmayacaktın diye soruyor. Akrebin cevabı ise ders niteliğinde: ''Kanımda var.''

Bizim de kanımızda kış gününün mezarlıklarda oluşturduğu çamuru cenaze sonrasında silmek var işte.

Neydi o söz?
Ölenle ölünmüyor muydu...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu yıl da bitti, yenisini getirin!

Virgül mü nokta mı?

Kardan beklentiler